The Godfather Fan Sitesi
   
  The Godfather Türkiye Fan Sitesi
  The Godfather I
 
Baba Bölüm I
(The Godfather: Part I )



Filmi İzlemek İçin Buraya Tıklayınız.


Tür : Dram / Suç
Süre : 2 saat, 55 dk.
Yapım : 1972, ABD
Gösterim Tarihi : 24 Mart 1972


Filmdeki Yapımcılar:


Mario Puzo Senaryo

Francis Ford Coppola Senaryo-Yönetmen

Nino Rota Müzik

Albert S. Ruddy Yapımcı

Gordon Willis Görüntü Yönetmeni
Carmine Coppola Müzik


Oyuncular : 


Marlon Brando Don Vito Corleone

Al Pacino Michael Corleone

James Caan Santino 'Sonny' Corleone

Richard S. Castellano Peter Clemenza

Robert Duvall Tom Hagen

Sterling Hayden Komiser McCluskey

John Marley Jack Woltz

Richard Conte Don Emilio Barzini

Al Lettieri Virgil 'Türk' Sollozzo

Diane Keaton Kay Adams

Abe Vigoda Sal Tessio

Talia Shire Connie Corleone Rizzi

Gianni Russo Carlo Rizzi

John Cazale Fredo Corleone

Rudy Bond Don Carmine Cuneo


Seslendirenler: 


Atilla Olgaç Don Vito Corleone

Hakan Akın Michael Corleone

Volkan Ateş Akyılmaz Santino 'Sonny' Corleone

Faruk Akgören Tom Hagen
Umut Tabak Carlo Rizzi
Selçuk Soğukçay Sal Tessio
Ercan Demirel Virgil Sollozzo
Ender Yiğit Moe Greene

Özden Ayyıldız Kay Adams

Gülen Karaman Connie Corleone Rizzi

 
The Godfather, Mario Puzo'nun yazdığı aynı adlı romandan uyarlanan, Francis Ford Coppola'nın yönettiği, Marlon Brando ve Al Pacino'nun başrollerini paylaştığı filmdir. Film, New York'ta yaşayan güçlü bir İtalyan mafya ailesinin hikâyesini anlatır. Filmin hikâyesi, 2. Dünya Savaşı'nın bittiği yıl olan 1945'te başlar ve 10 yıllık bir dönemi kapsar. Sicilya'dan göç eden Corleone ailesi, Amerika'da yerleşme çabalarını sürdürürken kendilerine kaba kuvvet kullanmaya kalkan ve yapmaya kalktıkları her işten haraç isteyen bir takım kimliği belirsiz kişilere karşı onlar da kaba kuvvet kullanmaya ve bunda da başarılı olmaya başlayınca kendilerini tahmin bile edemeyecekleri bir yaşantının içinde bulurlar. Bir taraftan son derece katı örf ve aile yaşantısı diğer tarafta ise acımasızca önlerine çıkanları yok etmeye başlayan Corleone ailesi bir müddet sonra Amerika'nın en korkulan mafya topluluğu haline gelmiştir. Kendileri her ne kadar mafya değil bir aile olduklarını söyleseler de

Film gösterime girdiği andan itibaren çok ilgi görmüş, birçok kurum, enstitü ve derginin gelmiş geçmiş en iyi filmleri sıralamasında en üst sıralara yerleşmiştir. Kullanıcı oylarının baz alındığı IMDB.com'un en iyi 250 film listesinde halen 1. sıradadır. Amerikan Film Enstitüsü'nün hazırladığı ve en iyi 100 amerikan filminin yer aldığı AFI's 100 Years... 100 Movies listesinde 1998 listesinde 3. 2007 listesinde se 2. sıradadır. Film ayrıca En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu (Marlon Brando) ve En İyi Uyarlama Senaryo (Francis Ford Coppola, Mario Puzo) dallarında Oscar kazanmıştır.

Filmin Kısa Bir Özeti

 

 

İlk film “Ben Amerika’ya inanıyorum” repliğiyle başlar. Cenaze levazımatçısı Bonasera, Baba’dan, tecavüze yeltenilip, namusu koruyunca hunharca dövülen kızının intikamını istemektedir. Mahkeme suçluları birkaç aya mahkum etmiş ve şartlı salıvermiştir, “parası neyse ödemeye hazırım,” der gözü yaşı adam. “Bana bu saygısızlığı yapmana neden olacak ne yaptım?” der ‘Baba’, “iyi bir yaşam ümidiyle Amerika’ya geldin, ama yaşadıklarından şikayet ediyorsun. Daha önce bana gelmedin, açık konuşalım, benim dostluğumu hiç istemedin. Bana borçlu olmaktan korktun. Kızımın düğün gününde gelip benden cinayet işlememi istiyorsun. İstediğin adalet değil, kızın hala hayatta. Bana güzel bir şekilde gelseydin, suçlular daha bu akşam cezalarını bulmuş olurdu.” ‘Baba’ya yaklaşan ve eline doğru uzanan Bonasera “Dostum olur musun..Baba” der, ve Don Corleone’nin elini öper. Bundan sonraki yarım saat boyunca, süren düğünle birlikte, başlıca karakterleri tanırız. Bu uzun sekans, sinema tarihinin en iyi açılış sahnelerinden biridir. Asabiyetiyle ünlü Sonny’i, onun tam tersi soğukkanlılığı, dingin samimiyetiyle, Sonny’nin küçükken sokakta bulup getirdiği evlatlık, ailenin yarı Alman - yarı İrlandalı Consigliere’si Tom Hagen’i, deniz kuvvetlerinden savaş madalyasıyla ve kolunda sevgilisiyle dönen küçük kardeş Michael’ı, Fredo’yu, ‘yeni gelin’ şımarık Connie’yi, annelerini, dışarıda ‘Baba’ya teşekkür konuşması provası yapan Luca Brasi’yi, ‘Baba’nın vaftiz oğlu Johnny Fontane’yi tanırız. 


Johnny Fontane (Al Martino), sesi artık eskimekte olan, tamamen kendisini anlatan bir senaryoda oynayarak yeniden bir çıkış yakalamak isteyen ünlü bir şarkıcıdır. Söylentiye göre gerçekte bahsedilen film From Here To Eternity, şarkıcı da Frank Sinatra’dır. Film 8 Oscar almıştır ve biri de yardımcı oyuncu dalında Sinatra’ya gitmiştir. Keşfedip aşık olduğu genç aktisti (Ava Gardner, belki) Johnny Fontane’ye kaptıran yönetmen, öfkesinden ötürü bu rolü vermemekte diretince, Baba, elçisi ve danışmanı Tom Hagen’i yönetmene gönderir; rolü vermeme sebebini anlattığı akşam yemeği sonrası evinden kovmadan önce Hagen’le bir gün geçiren Jack Woltz, en değerli varlığı olan damızlık atına saydığı paranın dudak uçuklattığından bahseder. Ertesi sabah “reddedilemeyecek bir teklif” aldığını, saten yatak takımını açtığında fark eder. Her yer kandır ve atın kesilmiş kafası, ayaklarının dibinde yatmaktadır.

Sonraki bölümde rakip aileleri ve uyuşturucu işini elinde tutan Sollozzo’yu tanırız. Tattaglia ailesiyle çalışan ve polis şefi McCluskey (Sterling Hayden) tarafından korunan Sollozzo, Baba tarafından reddedilir, okul önlerinde uyuşturucu satılmasına karşı olan Don Corleone, bu pis işin kumar ve kadın işi gibi olmadığını, bulaşırsa tüm politik bağlantılarını kaybedeceğini söyler. Bu bölümde beklenmedik şekilde Baba suikaste uğrar, manavdan alışveriş yaparken yanında ortanca oğlu Fredo olduğu halde (Fredo panikle elindeki silahı düşürür) kurşun yağmuruna tutulur. Neyse ki ölmez ve hastaneye yatar, polis de satın alındığı için korumasız kalan hastanede Baba’sını koruyan, onu ziyarete gittiğinde durumu fark eden ve uyanık davranan Michael’dır. “Artık yanındayım, seni ben koruyacağım” dediği babasının elini öper. Daha sonra Michael, Sollozzo ve polis şefiyle ayarlanmış bir buluşmada, silahsız gidip, daha önce buluşma yeri tespit edilerek tuvalete gizlenmiş bir silahla ikisini de öldürür. Clemenza’nın deyişiyle “beş on yılda bir pislikleri temizlemek gerektir.” 

Ortalık karışınca zorunlu bir sürgüne yollanan Michael, babasının köyüne, Corleone, Sicilya’ya gider. Orada tanıştığı Apollonia ile babasının izniyle görüşmeye başlar, Baba filmlerinin en güzel müzikleri bu sahnelere eşlik eder, tüm saflığı, doğallığı, bozulmamışlığıyla, bizim de kültürümüzden pencereler sunan bu bölümler, insanı romantize ederek, “zaman değişiyor” mottosuyla melankoliye sürükler. Kısa da olsa mutlu geçen bu bölümlerde Apollonia, Michael’ın hediye ettiği kolyeyi (“Gracias”. “Bene”.), tüm ailenin bulunduğu kalabalık sofrada Michael’la göz teması kurarak okşar ve gülümser, Michael herhalde hiç olmadığı kadar mutludur. Yine büyük bir düğünle köyde evlenen çiftin mutluluğu ne yazık ki uzun sürmez. Önce ağabeyi Sonny, aile işlerine karıştırılmayan ve Barzini ailesiyle anlaşan damat Rizzi’nin, kardeşini dövmesi üzerine tek başına yola çıkar ve gişelerde kurulan tuzakla kurşun yağmuruna tutularak öldürülür (Baba, Bonasera’dan kendisine borcu için hizmetini ister. Ceset o hale gelmiştir ki annesine gösterilmesi için üzerinde çalışılması gerekmektedir. Baba “Bak, oğluma ne yaptılar” der ve yıkılır). Daha sonra düşmanlarınca yeri tespit edilen Michael, arabasına konulan bombayla öldürülmek istenir fakat binemeden, kocasından aldığı dersler sonrası kendisine sürpriz yapmak isteyen Apollonia, direksiyon başında can verir. Bu, Michael’ın kalbinin kapılarını da kapattığı sahnedir. Baba’nın, tüm aileleri toplayıp “intikam istemiyorum, oğlumun sağ salim eve dönmesini istiyorum” diyerek pastadan pay verme uzlaşısından sonra ülkeye dönen Michael, eski sevgilisi Kay’i (Diane Keaton) bulur ve onunla evlenir.

Baba da artık yaşlanmıştır, bunun olmasını istememiş olsa da (kendisi istemeden bu yola girmiştir ve pişman değildir, ama oğlunun bu işlere bulaşmamasını ve yasal yollardan saygınlık kazanmasını istemiştir) işleri oğlu Michael’a devretmiştir. “Dostunu yakın tut, düşmanını daha da yakın”, “sana ilk kim gelirse hain odur” gibi vecizlerle Michael’i yetiştiren Baba, portakal bahçesinde torunuyla oynarken can verir. 

Michael beş ailenin de başlarını ve haini temizler, bu sahneler kızkardeşi Connie’nin oğlunun vaftiz babalığını yaptığı sahneyle paralel kurgulanmıştır (“Michael Corleone: Şeytanı ve yaptıklarını reddediyor musun?”). Sonrasında yaptığı entrikayı itiraf ettirdiği damadı da temizleyen Michael, yeni Don olarak Baba’nın adamlarına elini öptürür ve yüzüne kapanan kapıyla gerçekliğe adım atan Kay’in yüzündeki ifadeyle ilk film sona erer. 

 

 
 
  Bugün 110697 ziyaretçi (348804 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol